HASUNİ MAĞARALARI
Silvan’ın doğusunda Albat Dağı (Çiyayê Elbat) eteklerinde bulunan Hasuni Mağaraları, Silvan ilçe merkezinin 6 kilometre uzaklığında olup Uluslararası bir yol olan Silvan-Malabadi köprüsü (Tatvan-Van- İran yolu) yol güzergâhında yer almaktadır. Yukarı Mezopotamya’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan halk dilinde Hesune, Hasune yani Hasuni Mağaraları, Mezolitik döneme kadar tarihlendirilmektedir.
İnsan Hasuni Mağaralarını 3 devirde tartışabilir.
Paleolitik Çağ (Eski Taş Devri) M.Ö. 2 milyon ila 15 bin arası
Mezolitik Çağ (Orta Taş Devri) M.Ö. 12-15 bin yılları arası
Neolitik Çağ (Yeni Taş Devri) M.Ö. 4-12 bin yılları arası
Neolitik Çağ’la tarım ve köy devrimi ile başladı.
Neolitik Çağ’da taş aletlerin yoğun biçimde kullanıldığı yeni taş anlamına gelen Neolitik olarak tanımlanan bu evre M.Ö. 4 ila 12 bin yılları arasına tarihlendirilmektedir.
Yontma taş devri olarak bilinen bu dönemde insanlar yerleşik hayata geçmiş, kendilerini korumak ve avlanmak için taşları yontmaya başlamıştır. Hasuni’nin de bu dönemde kurulduğu tahmin edilmektedir.
Albat Dağı’nın (Çiyayê Elbat) güney eteklerinde yer alan Hasuni mağaralarına dıştan bakıldığında kayalara oyulmuş görünümü görenleri kendisine hayran bırakıyor. Mağaralar dıştan bakıldığında bir kaleyi de andırırken irili-ufaklı 300 oda ile içerisinde sarnıçlar, hamamlar, kaya kiliseleri, dokuma atölyeleri ve sosyal kültürel ihtiyaçları da karşılayacak şekilde inşa edilmiş. 3, 5 ve 7 katlı mağaraları da bulunan tarihi kentte, bu mağaraların da kendi içinde merdivenler ile geçiş sistemine sahip olması tarihteki ilk dubleks mağaralar olduğunu ortaya koyuyor.
Kentin dış görüntüsü kaleyi andırırken, sunak tepesi olarak kullanılan zirveye ise merdivenler ile ulaşılıyor. Kentin birçok noktasından bakıldığında Silvan Ovası’na da hakimliğiyle manzarası görenlerin ilgisini çekiyor.
Hasuni Mağaralarında ilk yerleşimin ise Hurri ve Mitanniler tarafından gerçekleştiği görüşü hakim. Sırasıyla Asur, Urartular, İskitler, Med İmparatorluğu, Persler, Büyük İskender, Partlar, Büyük Tigran İmparatorlukları hükmetmiştir.
Hasuni Mağaraları ile birlikte Silvan’da 7 mağara bulunmaktadır.
- Derika Mukure mağaraları,
- Döneminin kral dairesi olan 2 yataklı Temtemburg mağarası,
- Doğal ve yapay mağaraların bulunduğu Hamido Mağarası,
- Kral koltuğu denen Pezan Mağarası,
- Keftar Mağarası
- Ga mağarası gibi pek çok mağara vardır.
5-6 metre çapında, 15 metre derinliğinde toplam 12 adet sarnıçların tamamı su kanalları ile birbirine bağlı olup çok güzel yapılmış şamandıra sistemi ile birbiriyle ilişkilendirilmiştir. Kışın yağan kar ve yağmur sayesinde sarnıçlar vasıtasıyla yazın su ihtiyaçlarını karşılamışlar.
Kaleyi andıran Hasuni Mağaralarının doğu kısmında muhtemelen tarım amaçlı kullanılmış bir hafif eğimli bir aşınım yüzeyi bulunmaktadır.
Bir kaya kilisesi olmak üzere iki kiliseye sahip olan Hasuni Mağaraları, koridorlarla birbirine bağlıdır. Mağaralarda sarnıçlar, taştan oyma su depoları ve su kanalları yer almaktadır. Kaya şehrinin en zirve noktasında ise uzun bir taş merdivenle çıkılan ve adak yeri olarak kullanıldığı tahmin edilen küçük bir alan bulunuyor.
İçerisindeki hava döngüsü bronşit ve astım hastalıklarına iyi geldiği ile ilgili rivayet var. Toprak bütünlüğü olarak baktığımız zaman tatlı incir ağaçlarının yetiştiği ve dağ kekiğinin olduğu toprak. Toprak verimliliği bakımından neden insanların burayı seçtiğini anlayabiliyoruz.
Mezolitik devri günümüze taşıyan yapı olma özelliğini barındıran Hasuni Mağaraları, su sarnıçları, depoları, hamam, kaya merdivenleri, taş döşeme yolları, kaya kilisesi ve kilisenin yanındaki mini amfi tiyatroyla dünyanın ilk dubleks geçişleri var, bir mağaradan diğerine geçiş yapabiliyorsunuz.
Mezolitik devirde yapılan ve günümüzde kullanılamaz duruma gelen Hasuni Hamamının çatı kısmı yıkılırken, kesme taşlarla yapılan bu hamamın net yapım tarihi ise bilinmiyor.
14.12.2019 tarihinde Hasuni Mağaralarının doğu tarafının hemen bitişinde Bahçe Köyü’nde İlyo oğlu Papaz Monoha ait Kaya Mezarlığı bulundu. Üzerinde dua edin diye yazılan 2 Süryanice kitabe bulundu.
Hasuni Mağaralarını araştıran Prof. Dr. İ. Kılıç Kökten, Diyarbakır çevresinde 1.161’i yapay, 2.418’i doğal olmak üzere toplam 3.579 mağara ve kaya sığınağını tespit etmiştir. Diyarbakır’daki yapay mağaraların ¼’ü Hasuni’dedir.
Diyarbakır Müze Müdürlüğü tarafından bir dönem kurtarma kazısı yapılan ve M.Ö 1000 Demir Çağdan M.S. 13. Yüzyıla kadar tarihlenen buluntulara rastlanılmıştır.
Yapılan bu kazılar yüzeysel olup çok yetersizdir. Geniş çaplı bir kazı ve araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Prof. Dr. İ. Kılıç Kökten 1946’da Silvan çevresinde kalkolitik, bakır veya tunç çağına ait yerleşme tabakaları tespit etmiştir.
Hasuni Mağara Şehri, Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulunca 8 Aralık 1990 yılında doğal sit alanı olarak ilan edilerek, 1. derece arkeolojik alan olarak tescil edilmiş ve yasal korumaya alınmıştır.
Hasuni Mağaraları, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olması için mağaralara çıkmanın zorluklarını aşmak için teleferik sisteminin yapılması gerekir.
Silvan ilçesinde M.Ö. 1000 yıllarından M.S. 13’üncü yüzyıla kadar yerleşim izlerini içerisinde barındıran Hasuni Mağaralarının UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine alınması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına çalışma başlatılmasıyla ilgili sivil toplum örgütleri tarafından talep yazısı gönderildi.
Tarihçiler, araştırmanın yapılması durumunda Mezopotamya tarihinin bilinmeyen yönlerinin yanı sıra tarihin yönünü de değiştireceği görüşünü ortaya koyuyor.
Silvan’ın doğusunda Albat Dağı (Çiyayê Elbat) eteklerinde bulunan Hasuni Mağaraları, Silvan ilçe merkezinin 6 kilometre uzaklığında olup Uluslararası bir yol olan Silvan-Malabadi köprüsü (Tatvan-Van- İran yolu) yol güzergâhında yer almaktadır. Yukarı Mezopotamya’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan halk dilinde Hesune, Hasune yani Hasuni Mağaraları, Mezolitik döneme kadar tarihlendirilmektedir.
İnsan Hasuni Mağaralarını 3 devirde tartışabilir.
Paleolitik Çağ (Eski Taş Devri) M.Ö. 2 milyon ila 15 bin arası
Mezolitik Çağ (Orta Taş Devri) M.Ö. 12-15 bin yılları arası
Neolitik Çağ (Yeni Taş Devri) M.Ö. 4-12 bin yılları arası
Neolitik Çağ’la tarım ve köy devrimi ile başladı.
Neolitik Çağ’da taş aletlerin yoğun biçimde kullanıldığı yeni taş anlamına gelen Neolitik olarak tanımlanan bu evre M.Ö. 4 ila 12 bin yılları arasına tarihlendirilmektedir.
Yontma taş devri olarak bilinen bu dönemde insanlar yerleşik hayata geçmiş, kendilerini korumak ve avlanmak için taşları yontmaya başlamıştır. Hasuni’nin de bu dönemde kurulduğu tahmin edilmektedir.
Albat Dağı’nın (Çiyayê Elbat) güney eteklerinde yer alan Hasuni mağaralarına dıştan bakıldığında kayalara oyulmuş görünümü görenleri kendisine hayran bırakıyor. Mağaralar dıştan bakıldığında bir kaleyi de andırırken irili-ufaklı 300 oda ile içerisinde sarnıçlar, hamamlar, kaya kiliseleri, dokuma atölyeleri ve sosyal kültürel ihtiyaçları da karşılayacak şekilde inşa edilmiş. 3, 5 ve 7 katlı mağaraları da bulunan tarihi kentte, bu mağaraların da kendi içinde merdivenler ile geçiş sistemine sahip olması tarihteki ilk dubleks mağaralar olduğunu ortaya koyuyor.
Kentin dış görüntüsü kaleyi andırırken, sunak tepesi olarak kullanılan zirveye ise merdivenler ile ulaşılıyor. Kentin birçok noktasından bakıldığında Silvan Ovası’na da hakimliğiyle manzarası görenlerin ilgisini çekiyor.
Hasuni Mağaralarında ilk yerleşimin ise Hurri ve Mitanniler tarafından gerçekleştiği görüşü hakim. Sırasıyla Asur, Urartular, İskitler, Med İmparatorluğu, Persler, Büyük İskender, Partlar, Büyük Tigran İmparatorlukları hükmetmiştir.
Hasuni Mağaraları ile birlikte Silvan’da 7 mağara bulunmaktadır.
1- Derika Mukure mağaraları,
2- Döneminin kral dairesi olan 2 yataklı Temtemburg mağarası,
3- Doğal ve yapay mağaraların bulunduğu Hamido Mağarası,
4- Kral koltuğu denen Pezan Mağarası,
5- Keftar Mağarası
6- Ga mağarası gibi pek çok mağara vardır.
5-6 metre çapında, 15 metre derinliğinde toplam 12 adet sarnıçların tamamı su kanalları ile birbirine bağlı olup çok güzel yapılmış şamandıra sistemi ile birbiriyle ilişkilendirilmiştir. Kışın yağan kar ve yağmur sayesinde sarnıçlar vasıtasıyla yazın su ihtiyaçlarını karşılamışlar.
Kaleyi andıran Hasuni Mağaralarının doğu kısmında muhtemelen tarım amaçlı kullanılmış bir hafif eğimli bir aşınım yüzeyi bulunmaktadır.
Bir kaya kilisesi olmak üzere iki kiliseye sahip olan Hasuni Mağaraları, koridorlarla birbirine bağlıdır. Mağaralarda sarnıçlar, taştan oyma su depoları ve su kanalları yer almaktadır. Kaya şehrinin en zirve noktasında ise uzun bir taş merdivenle çıkılan ve adak yeri olarak kullanıldığı tahmin edilen küçük bir alan bulunuyor.
İçerisindeki hava döngüsü bronşit ve astım hastalıklarına iyi geldiği ile ilgili rivayet var. Toprak bütünlüğü olarak baktığımız zaman tatlı incir ağaçlarının yetiştiği ve dağ kekiğinin olduğu toprak. Toprak verimliliği bakımından neden insanların burayı seçtiğini anlayabiliyoruz.
Mezolitik devri günümüze taşıyan yapı olma özelliğini barındıran Hasuni Mağaraları, su sarnıçları, depoları, hamam, kaya merdivenleri, taş döşeme yolları, kaya kilisesi ve kilisenin yanındaki mini amfi tiyatroyla dünyanın ilk dubleks geçişleri var, bir mağaradan diğerine geçiş yapabiliyorsunuz.
Mezolitik devirde yapılan ve günümüzde kullanılamaz duruma gelen Hasuni Hamamının çatı kısmı yıkılırken, kesme taşlarla yapılan bu hamamın net yapım tarihi ise bilinmiyor.
14.12.2019 tarihinde Hasuni Mağaralarının doğu tarafının hemen bitişinde Bahçe Köyü’nde İlyo oğlu Papaz Monoha ait Kaya Mezarlığı bulundu. Üzerinde dua edin diye yazılan 2 Süryanice kitabe bulundu.
Hasuni Mağaralarını araştıran Prof. Dr. İ. Kılıç Kökten, Diyarbakır çevresinde 1.161’i yapay, 2.418’i doğal olmak üzere toplam 3.579 mağara ve kaya sığınağını tespit etmiştir. Diyarbakır’daki yapay mağaraların ¼’ü Hasuni’dedir.
Diyarbakır Müze Müdürlüğü tarafından bir dönem kurtarma kazısı yapılan ve M.Ö 1000 Demir Çağdan M.S. 13. Yüzyıla kadar tarihlenen buluntulara rastlanılmıştır.
Yapılan bu kazılar yüzeysel olup çok yetersizdir. Geniş çaplı bir kazı ve araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Prof. Dr. İ. Kılıç Kökten 1946’da Silvan çevresinde kalkolitik, bakır veya tunç çağına ait yerleşme tabakaları tespit etmiştir.
Hasuni Mağara Şehri, Kültür ve Tabiat Varlıkları Kurulunca 8 Aralık 1990 yılında doğal sit alanı olarak ilan edilerek, 1. derece arkeolojik alan olarak tescil edilmiş ve yasal korumaya alınmıştır.
Hasuni Mağaraları, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olması için mağaralara çıkmanın zorluklarını aşmak için teleferik sisteminin yapılması gerekir.
Silvan ilçesinde M.Ö. 1000 yıllarından M.S. 13’üncü yüzyıla kadar yerleşim izlerini içerisinde barındıran Hasuni Mağaralarının UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine alınması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığına çalışma başlatılmasıyla ilgili sivil toplum örgütleri tarafından talep yazısı gönderildi.
Tarihçiler, araştırmanın yapılması durumunda Mezopotamya tarihinin bilinmeyen yönlerinin yanı sıra tarihin yönünü de değiştireceği görüşünü ortaya koyuyor.